BAŞINDAN İKİ EVLİLİK GEÇEN DAR GELİRLİ BAKANLIK MEMURLARINDAN
YERKÖYLÜ FİKRET’İN ANLATTIKLARI
İktidar partisinin kongresi dün bitti. Nasıl bir kongreydi
anlatayım. Hem şunu açıklamam lazım. Neden iktidar partisi dedim, AKP
diyemedim? Bendeniz memurum. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir okulda memur
olarak görev yapıyorum. Daha önce bir yazım yüzünden soruşturma geçirdim.
Yazıyı internette yayınlamıştım. Başına neler geldi anlatayım. Birisi yazımı
ihbar etmiş. Kim olabilir diye düşündüm. Bir kadından şüpheleniyorum. Koca
kadındı. Çocuk sahibiydi. Tanışır tanışmaz kafasına koymuş. İlla evleneceğiz.
Evlilik meselesinden çok çektim. Kadın evlenmek ister, erkek kaçar. Hayat bir
filmse benim filmlerimin konusun hep böyle oldu. Filmin konusu hep şu:
Tutunamayan bir kadın ayakta durabilmek için bir erkeğe ihtiyaç duyar. Allah
karşısına beni çıkarır.
Kadın değil mi, evlenelim diye tuttururlar. Erkeksen ve dar
gelirliyse bu ülkede bekâr kalmak zordur. Kaldın diyelim. Bekârlığın tadı mı
çıkarırım sanıyorsun. Bekârlık sultanlık derler ya, değildir. 35 yaşında
yalnızsın. Az gelişmiş bir ülkede kadın yalnızca seks olsun diye seks yapmaz.
Bulduğun kadın yakana yapışır. Evleneceğiz derler. Adamsan evlen benimle.
Kültürümüzde bu var; bir adam bir kadına yanaşıyorsa iyi niyetli olacak. İyi
niyet evliliktir. Evlilik olmadan olmaz. Oldu mu yandın. Hem kadını yakarsın
hem kendini.
Kadın ağlar. Sosyal durumumu hiç düşünmüyor musun der. Siz
erkeklere bekârlık kolay… Yatıp kalkarsın. Oh ne güzel… Kadın hemen orospu damgası yer. Evlenmeden
birlikte olamayız. Ne yapacaksın. Genelevleri de kapattılar. Kapamasalar ne
olacak? Cinselliğin yaşanması iki eşit insan arasında mümkündür. Para ile
cinsellik olmaz. Bedenini satan kadının cinselliği cinsellik sayılmaz. Korkunç
bir durumdur bu. Yine tecavüzde
bulunuyorsan ama bu defa para ile razı etmişsin. Bu tür seksten ayır gelmez. Ne
olacak peki? Evleneceksin. Evlenemem. İki kere evlendim yetti.
Ne yaparsan yap imkânsız. İşin içinden çıkamazsın. Arkadaş
olsak. Olmam, olamam. Bekâr kadın erkekle arkadaşlık yapamaz. Hayat filmlerdeki
gibi değil. İnanın değil. Biz memurlar, işçiler, esnaftan olanlar kadınlarla
arkadaşlık yapamayız. Boşuna demiyorlar, cinsel açlığın Afrika’sı Türkiye’
diye. Yanımızda bir kadın varsa sevgiliniz ya da akrabanız olmalıdır. Karşı cinstir çünkü. Cinselliğini yaşayamayan
karşı cinsler arkadaş olamaz. Giderek tutuculaşan bir ülkede kadın erkek
arkadaşlığı tehlikelidir. Yani çoğunluk, toplumun büyük kesimi cinselliğini
yaşayamamaktadır.
Bir de sosyete var tabi. Helal olsun onlara. İsteyen
istediğiyle yatıyormuş. Yatsınlar. Yatmaktan değil asıl yatamamaktan zarar
gelir. Biz, bekar memurlar, işçiler, tüm çalışanlar cinselliğimizi
yaşayamadığımız için sinirli oluyoruz. Hiç duydunuz mu sosyetede namus cinayeti
diye bir şey. Yok. Namus cinayeti bize; fakirlere özgüdür. Zengin olan,
kültürlü olan namusu bacak arasından çıkarıyor. Biz çıkaramadık. Bin yıl geçti
yapamadık.
Gerçek şu ki ben de sosyete gibi düşünmekteyim ama
yapamıyorum. Ortamım yok. Karşıma çıkan tüm kadınlar beni bir şey sanıyor.
Ayakları üzerinde durabilen kadın yok.
Bir de işe cinsellik karıştı mı bittin. Kadın yakana bir yapışır ki
imkanı yok koparamazsın.
İhbarcım olan kadından söz edecektim. Unuttum. İster istemez
ben bu kadından kaçtım. Vay sen misin kaçan. Ben sana yapacağımı biliyorum
dedi. Dediği gibi de yaptı. İnternette peşime düştü. Sosyal paylaşım sitelerini
aramış. Bilmeden arkadaşlık isteğini
kabul ettiğimi sanıyorum. Nereden bileceksin. Adı başka, resmi başka… Bir kadın
arkadaşlık teklifinde bulunmuş. Bu arada Facebook’u unuttuk. Facebook’ta kadın
erkek arkadaşlığı kolaydır. Yerine göre yüz, iki yüz, atta binlerce kadın
arkadaşın olabilir. Atilla İlhan’ın şu dizesi geldi aklıma: Ne kadınlar sevdim
zaten yoktular. Facebook’ta aşk böyle bir şey. Benden söylemesi.
Bu hain kadınla karşılaştığımda şimdiki kadar tecrübeli
değildim. Yazdığım yazıların altına ismimi de ekliyordum. Ne varsa? Kıytırık
bir yazıydı işte. İlle de kimin yazdığı belli olsun. Oldu sonunda. Kadının
imzasız şikayet mektupta şu varmış: Adam hem memur hem bakanlığı eleştiriyor.
Ne eleştirmesi hakaret ediyor.
Yalan. Ben kimseye hakaret etmedim. Gel lan buraya! Ne
sanıyorsun sen kendini? Kim oluyorsun da devlete hakaret ediyorsun dümbük!
Yazdıklarım fikir özgürlüğü kapsamında değerlendirilemezmiş. Yazdığım bu
yazıyla yemek yediğim kaba işemişim.
Şaka değil. Gerçekten yaşadım bütün bunları. Bakanlık
müfettişi mektubu alıp geldi. Söyle bakalım dedi neden böyle bir yazı yazdın.
Ne yazmışım ki? Demişsin ki “bizi kim
yönetiyor? Bizi yönetenler yaptıkları saçmalıkların farkında değil mi?” Ne
var bunda? Diyemezsin efendim. Sen memursun? Memursam memurum. Düşünce
özgürlüğü yok mu? Olmaz mı? Düşünce özgürlüğünün alası var bizde. Çok
düşünenleri biraz dinlensinler diye hapse atıyoruz. Fena mı? 100’ün üstünde
gazeteci tutuklu. Hapishanede dinlenmeye alındılar. Ne zaman çıkacakları
belirsiz…
Sıradaki düşünce suçlusu bu kez benim. Müfettiş şöyle devam
ediyor: İstediğini düşünebilirsin ama yazamazsın. İnternette bile olsa
yazmayacaksın. Yazmış bulundum. Ne yapacağız şimdi müfettiş bey? Ceza
alacaksın! Ne mesela! Korkma asılmazsın. Ne ceza alırım onu söyle! Maaş kesimi
cezası… Devlete, bakanlığa hakaret ettin. Ne hakareti? Bizi kim yönetiyor demek padişahımız efendimize kafa tutmaktır. Sen ki memursun, bir memur bizi kimin
yönettiğini bilmez mi? Bizi hiç kim yönetiyor diye sorar mı? Kimin yönettiği
belli değil mi? Padişahımız Tayyip Bey, bunu kafana sok. Bizi Tayyip Bey
yönetiyor. Anladın mı şimdi! Birçokları bunu kabul etti. Sen de kabul et.
Kongre dedim ya… Kongrenin tek adamı Tayyip Bey’di. Hitler gibi
kürsüye çıktı iki buçuk saat konuşma yaptı. Ama ne konuşma, salonda ağlayanlar
oldu. Hitlerin ağzından Türkiye duygu yüklü şiirler dinledi. Gördüğünüz gibi şu an durumum daha kritik. Bu
kez sayın başbakan için Hitler benzetmesinde bulundum. Benim saklanmam lazım. Ben
kaçıyorum. Saklanacak delik arıyorum desem yeridir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder