17 Ekim 2012 Çarşamba

FATSALI ÖĞRETMENİN ANLATTIKLARI


FATSALI EMEKLİ MAHMUT ÖĞRETMENİN ANLATTIKLARI

Bazı insanlardan korkulur. Korkunç oldukları için değil, koşullar onları öyle bir hale getiriyor ki, insanlıklarından çıkıyorlar. Doğru bildiklerini söylemiyorlar. Yıllar önce okulun birinde öğretmen olarak görev yapıyordum. Müdürle takıştık. Neden takıştığımız da önemli ama şimdi anlatamam, vakit yok. Zaten müfettişlere anlata anlata yoruldum. Anlatacağım olay bir memur hakkında.

Bu memur, ellisine yakın bir kadındı. Gözlerimin önünde insanlıktan çıktı.  İnsanlara olan güvenimi yerle bir etti. Sayesinde bir yaş daha büyüdüm, tecrübe kazandım ama istemezdim. Böyle büyümektense büyümemek daha iyidir. Neyse… Yaşına göre fazla yıpranmıştı. Çok düşkün görünüyordu. Bakımsızdı. Üstü başı dağınıktı. Zor yaşayanların, her gün acı çekenlerin yorgunluğu içinde görünüyordu.

Memur deyince yanlış anlaşılabilir. Öğretmenlik gibi memurluk da çeşit çeşit oldu. Sözünü ettiğim memur sözleşmeli çalışıyordu. Asıl memurlar devletin kadrolu elemanlarıdır. 657 sayılı kanuna göre görev yaparlar. Bu memur 657’ye bağlı çalışmıyor. Taşeron bir şirketin elemanıydı… Burası önemli… Allah kimseyi taşeron şirketlerin eline düşürmesin. Taşeron demek, köle satıcısı demek… Zaman değişti. Köle pazarları, taşeron şirketler aracılığıyla yeniden kuruldu.

İşsizlik yüzünden insanlar, taşeronların belirlediği çalışma koşullarına evet demek zorunda. Sabah sekizde giderim, akşam beş de çıkarım, yok. Eskidendi o… Yerine göre on saat, on beş saat çalışmak zorundasın. Kimi kimsesi olmayan insanları işe girmeleri şirket aracılığıyla oluyor. Memurun adı K olsun. K’yı bizim okula şirket gönderiyor.

Elbette asıl suçlu devlet. Devlet bu kararları aldı. Taşeron şirketler devletin isteği ile kuruldu. Bu şirketlerden biri memurumuz K’nın emeğini satışa çıkarıyor. Alıcı kim? Bir okul. Devletin okullarından biri… Okul müdürü, ilçe milli eğitim müdürüne resmi yazıyla bildirdi. Memura ihtiyacım var dedi.  . Taşeron şirket milli eğitim müdürü ile anlaşıyor. K, 6 ay ya da okullar kapanıncaya kadar ilgili okul müdürlüğünde iş başı yapacak. Kaç lira alacak? Devlet şirkete 1500 Lira verecek. Bu paradan şirket karını çıkaracak. Vergi gideri, diğer giderler derken 1500 liradan 700 lira kalacak. K’nın maaşı 700 lira olarak sabitlenecek.

Anlaştık mı sayın K? Anlaştık efendim. K ile yapılan sözleşme kısa süreli. Süre dolunca K’nın işine son verilecek. Ne var ki K altın yumurtlayan tavuk konumunda. Şirket K’yı bırakmıyor. K, emek pazarında ucuz iş gücü. Şirket, K’yı satacak yeni müşteriler arıyor. Okul müdürü memnun kalırsa K’nın sözleşmesi yenilenebilir. Bunun için K çok çalışmalı, hiç oturmamalı, amirlerine saygıda kusur etmemeli.

K, çalışkan bir elaman ancak, müdür nasıl biri? Müdürün iyi ya da kötü olması önemli değil. İyi de olsa kötü de olsa K müdüre bağlı çalışıyor. Müdür, psikopatın teki de olabilir. Bu durumda K ne yapacak? Psikopat müdür K’yı okulun her işinde çalıştırmak isteyebilir. Burada şunu da söylemek isterim: Bazı müdürler, K durumundaki memura evinin işini bile yaptırıyor. Yerleri sildiriyor, halıları temizletiyor. Ne kadar para veriyor? Canı ne kadar isterse o kadar. Vermeye de bilir ama o kadar insafsız değiller. Memur garipse müdürün karşısına geçip paramı istiyorum demeye utanır. Dese ne olur? Şunu duyabilir: Benim sayemde memurluk yapıyorsun. Seneye de aynı işi yapabilmen benim onayıma bağılı. Bunu aklından çıkarmasan iyi olur.


İnanın, insanoğlu yalnızca çiğ süt etmemiş, bozuk süt de emmiştir. Belki bu yüzden ortalıkta bir sürü kanı bozuk dolaşıyor. Müdür K’ya şöyle dese: Çay getir! Masayı sil, camları, sil, koridorları sil, sınıfları süpür!  Der mi der. Bu durumda K ne yapsın? Memur muyum, işçi miyim? Memurlukta ne var, iki yazı yazıyorsun işin bitiyor. Asıl iş sınıfların temizlenmesinde. Boş oturmak yok. Akşama kadar okulun içinde fır döneceksin… Yapmıyor musun? Hadi güle güle… K hiçbir şekilde müdüre karşı gelemez. Kocası yok. Kirada oturuyor. İki kızı var. Biri liseye, diğeri ilkokula gidiyor.

Ücretli öğretmenlik de K’nın yaptığı iş gibidir.  İşinizi kaybetmeniz müdürün ağzından çıkan iki kelimeye bakar. Neyse. Diyeceğim şu: K, insanlıktan çıkmış durumda. Hayattaki tek ve en önemli isteği işini kaybetmemek...  Müdür deyip geçmeyeceksin. Böyle durumlarda müdürlerin yetkisi tanrısal bir yetki gibi görülür. Bir müdürün K gibi bir memura artık seni istemiyorum demesi hayatın bittiği andır. İşsizlik insanı yer bitirir.

Müdürle aram neden açıldı? Kısaca değinmem gerekiyor. Sayın müdür bir gün bir öğrenciyi okuldan atıyor. Buna yetkisi yok. Öğrenciyi okuldan atmak ne demek?  İlkokuldayız. Bir baba çocuğunu okuldan atabilir mi? Çocuğun, ailenin okul rehberlik hizmetlerinden yararlandırılmasını lazım. Çocuk ne bilsin. Atıldığını sanıyor. Okula gelmemeye başlıyor. Aile dağılmış, kimse çocukla düzenli ilgilenemiyor.

Olay bana yansıyınca Müdürün yanına çıkıyorum. Beni adam yurduna koymuyor. Yasa var, yönetmelik var sayın müdür! Okuldan öğrenci atamazsınız! Müdür odasında atışıyoruz. Adam bana küfür ediyor. Üzerime yürüyor. Memur orada her şeye tanık. Müfettişler geldiğinde memur K ne diyor, bakın: Öğretmen (yani ben) müdür beye saldırdı. Hakaret etti. Müfettiş soruyor: Müdür bey ne yaptı? O bir şey yapmadı. Öğretmen çok sinirliydi. Ağzına geleni söyledi. Kulaklarımla duydum. Çok saygısız bir öğretmenmiş.

İnsanın insanlıktan çıktığı andır bu. Ne diyeyim ben şimdi! Nasıl kızacaksın böyle bir memura. Kızsan neye faydası var. Kızmamız gereken şey bu düzendir. Bu düzen böyle devam ettiği sürece kimsede insanlık kalmayacak. 

Hiç yorum yok:

SÖZCÜ GAZETESİNDEN SEÇME MAKALELER AÇ, İNDİR, OKU