FATSALI EMEKLİ MAHMUT ÖĞRETMENİN ANLATTIKLARI
Bazı insanlardan korkulur. Korkunç oldukları için değil,
koşullar onları öyle bir hale getiriyor ki, insanlıklarından çıkıyorlar. Doğru
bildiklerini söylemiyorlar. Yıllar önce okulun birinde öğretmen olarak görev
yapıyordum. Müdürle takıştık. Neden takıştığımız da önemli ama şimdi anlatamam,
vakit yok. Zaten müfettişlere anlata anlata yoruldum. Anlatacağım olay bir
memur hakkında.
Bu memur, ellisine yakın bir kadındı. Gözlerimin önünde
insanlıktan çıktı. İnsanlara olan
güvenimi yerle bir etti. Sayesinde bir yaş daha büyüdüm, tecrübe kazandım ama
istemezdim. Böyle büyümektense büyümemek daha iyidir. Neyse… Yaşına göre fazla
yıpranmıştı. Çok düşkün görünüyordu. Bakımsızdı. Üstü başı dağınıktı. Zor
yaşayanların, her gün acı çekenlerin yorgunluğu içinde görünüyordu.
Memur deyince yanlış anlaşılabilir. Öğretmenlik gibi
memurluk da çeşit çeşit oldu. Sözünü ettiğim memur sözleşmeli çalışıyordu. Asıl
memurlar devletin kadrolu elemanlarıdır. 657 sayılı kanuna göre görev yaparlar.
Bu memur 657’ye bağlı çalışmıyor. Taşeron bir şirketin elemanıydı… Burası
önemli… Allah kimseyi taşeron şirketlerin eline düşürmesin. Taşeron demek, köle
satıcısı demek… Zaman değişti. Köle pazarları, taşeron şirketler aracılığıyla
yeniden kuruldu.
İşsizlik yüzünden insanlar, taşeronların belirlediği çalışma
koşullarına evet demek zorunda. Sabah sekizde giderim, akşam beş de çıkarım,
yok. Eskidendi o… Yerine göre on saat, on beş saat çalışmak zorundasın. Kimi
kimsesi olmayan insanları işe girmeleri şirket aracılığıyla oluyor. Memurun adı
K olsun. K’yı bizim okula şirket gönderiyor.
Elbette asıl suçlu devlet. Devlet bu kararları aldı. Taşeron
şirketler devletin isteği ile kuruldu. Bu şirketlerden biri memurumuz K’nın
emeğini satışa çıkarıyor. Alıcı kim? Bir okul. Devletin okullarından biri… Okul
müdürü, ilçe milli eğitim müdürüne resmi yazıyla bildirdi. Memura ihtiyacım var
dedi. . Taşeron şirket milli eğitim
müdürü ile anlaşıyor. K, 6 ay ya da okullar kapanıncaya kadar ilgili okul
müdürlüğünde iş başı yapacak. Kaç lira alacak? Devlet şirkete 1500 Lira
verecek. Bu paradan şirket karını çıkaracak. Vergi gideri, diğer giderler
derken 1500 liradan 700 lira kalacak. K’nın maaşı 700 lira olarak sabitlenecek.
Anlaştık mı sayın K? Anlaştık efendim. K ile yapılan
sözleşme kısa süreli. Süre dolunca K’nın işine son verilecek. Ne var ki K altın
yumurtlayan tavuk konumunda. Şirket K’yı bırakmıyor. K, emek pazarında ucuz iş
gücü. Şirket, K’yı satacak yeni müşteriler arıyor. Okul müdürü memnun kalırsa
K’nın sözleşmesi yenilenebilir. Bunun için K çok çalışmalı, hiç oturmamalı, amirlerine
saygıda kusur etmemeli.
K, çalışkan bir elaman ancak, müdür nasıl biri? Müdürün iyi
ya da kötü olması önemli değil. İyi de olsa kötü de olsa K müdüre bağlı
çalışıyor. Müdür, psikopatın teki de olabilir. Bu durumda K ne yapacak? Psikopat
müdür K’yı okulun her işinde çalıştırmak isteyebilir. Burada şunu da söylemek
isterim: Bazı müdürler, K durumundaki memura evinin işini bile yaptırıyor.
Yerleri sildiriyor, halıları temizletiyor. Ne kadar para veriyor? Canı ne kadar
isterse o kadar. Vermeye de bilir ama o kadar insafsız değiller. Memur garipse
müdürün karşısına geçip paramı istiyorum demeye utanır. Dese ne olur? Şunu
duyabilir: Benim sayemde memurluk yapıyorsun. Seneye de aynı işi yapabilmen
benim onayıma bağılı. Bunu aklından çıkarmasan iyi olur.
İnanın, insanoğlu yalnızca çiğ süt etmemiş, bozuk süt de
emmiştir. Belki bu yüzden ortalıkta bir sürü kanı bozuk dolaşıyor. Müdür K’ya
şöyle dese: Çay getir! Masayı sil, camları, sil, koridorları sil, sınıfları
süpür! Der mi der. Bu durumda K ne
yapsın? Memur muyum, işçi miyim? Memurlukta ne var, iki yazı yazıyorsun işin
bitiyor. Asıl iş sınıfların temizlenmesinde. Boş oturmak yok. Akşama kadar
okulun içinde fır döneceksin… Yapmıyor musun? Hadi güle güle… K hiçbir şekilde
müdüre karşı gelemez. Kocası yok. Kirada oturuyor. İki kızı var. Biri liseye,
diğeri ilkokula gidiyor.
Ücretli öğretmenlik de K’nın yaptığı iş gibidir. İşinizi kaybetmeniz müdürün ağzından çıkan
iki kelimeye bakar. Neyse. Diyeceğim şu: K, insanlıktan çıkmış durumda. Hayattaki
tek ve en önemli isteği işini kaybetmemek... Müdür deyip geçmeyeceksin. Böyle durumlarda
müdürlerin yetkisi tanrısal bir yetki gibi görülür. Bir müdürün K gibi bir
memura artık seni istemiyorum demesi hayatın bittiği andır. İşsizlik insanı yer
bitirir.
Müdürle aram neden açıldı? Kısaca değinmem gerekiyor. Sayın
müdür bir gün bir öğrenciyi okuldan atıyor. Buna yetkisi yok. Öğrenciyi okuldan
atmak ne demek? İlkokuldayız. Bir baba
çocuğunu okuldan atabilir mi? Çocuğun, ailenin okul rehberlik hizmetlerinden
yararlandırılmasını lazım. Çocuk ne bilsin. Atıldığını sanıyor. Okula gelmemeye
başlıyor. Aile dağılmış, kimse çocukla düzenli ilgilenemiyor.
Olay bana yansıyınca Müdürün yanına çıkıyorum. Beni adam
yurduna koymuyor. Yasa var, yönetmelik var sayın müdür! Okuldan öğrenci
atamazsınız! Müdür odasında atışıyoruz. Adam bana küfür ediyor. Üzerime
yürüyor. Memur orada her şeye tanık. Müfettişler geldiğinde memur K ne diyor,
bakın: Öğretmen (yani ben) müdür beye
saldırdı. Hakaret etti. Müfettiş soruyor: Müdür bey ne yaptı? O bir şey yapmadı. Öğretmen çok sinirliydi.
Ağzına geleni söyledi. Kulaklarımla duydum. Çok saygısız bir öğretmenmiş.
İnsanın insanlıktan çıktığı andır bu. Ne diyeyim ben şimdi!
Nasıl kızacaksın böyle bir memura. Kızsan neye faydası var. Kızmamız gereken
şey bu düzendir. Bu düzen böyle devam ettiği sürece kimsede insanlık
kalmayacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder